• 07 KAS 16
    • 0

    Spor mu duygusal gelişim mi?

    Bugün uşağım Ali’yi ilk defa bir haftasonu spor okuluna götürdük. Bu haftasonu aktiviteleriyle ilgili kafam biraz karışık, onu da bilahare yazarım ama bugün diyeceklerim başka..

    Okulda bir baba oğul vardı ki, onları izlemekten kendi oğluma pek odaklanamadım. Mesleki deformasyon! Başta babaya abartılı bir öfke duydum, sanırım kendi çocukluğumun hisleri beni o anda ele geçirdiğinden :) Ama sonra fark ettim ki, o baba da aslında oğlu için en iyisini yapmaya çalışıyordu. Zaten ne yapıyorsak çocuklarımızın iyiliği için. Ama ne yazık ki, aslında neye ihtiyaçları olduğunu anlamadığımızda, destek olmaya çalışırken hiç istemeden onları zedeleyebiliyoruz. Hatta amaçladığımızın tam aksine sebep olabiliyoruz.

    Bu yüzden yazmak istedim. Çünkü bu konu sadece bu aileye özgü bir zorlanma değil. Hepimiz zaman zaman benzer sıkıntılarla karşılaşıyor ve ne yapacağımızı bilemiyoruz. Haftasonu çocuğunu o okul, bu aktivite gezdirme fedakarlığını yapan her ebeveyne, asıl önemli konuya dikkat edin demek istedim.

    Konu kabaca şöyle: Baba 6 yaş civarında olduğunu tahmin ettiğim oğlunu spor getirmiş, ancak oğlu derse girmek istemiyor. Zaman zaman ağlayarak, bazen babasının koynuna girmeye çalışarak sıkıntısını anlatmaya çalışıyor. Ancak baba ısrarcı, oğlu ona her meylettiğinde omuzlarından çevirmek suretiyle gruba dönmesini sağlıyor. Zaman zaman derse katılmaya gayret eden oğlan, sahada elinde topla dururken bile gözü babasında. Ağlamaklı ve bir sebepten, bir türlü olaya karışamıyor. Yanlış anlamayın, burada amacım babayı eleştirmek değil. Eminim bilmediğim pek çok farklı boyutu vardır o anki durumun. Hem zaten ben de bazı zamanlar o babayım. Vaktim olmadığında ve Ali’yi okula bırakırken beni yanında istediği zamanlarda, hadi hadi koş okula dediğim zamanlarda mesela. Sadece bana öyle geliyor ki, anne baba olduğumuzda çocuklarımız için en iyisi olduğuna inandığımız şeyleri yapmaya o kadar odaklanıyoruz ki, onları dinlemeyi ihmal edebiliyoruz. En azından farkına varalım istedim. Bu sadece spor okulları konusuyla sınırlı değil üstelik. Ve işin zor tarafı, çocuklar çoğu zaman kendilerini bizim gibi kelimelerle ifade edemiyor. Bu yüzden sizlerle çocukların dilini konuşan bir çevirmen gibi, böyle bir durumda çocuklarınızın ne hissediyor olabileceğini paylaşmak istiyorum.

    Bilmemiz gereken ilk şey, çocukların zihinsel süreçleri biz yetişkinler gibi işlemez. Sporun sağlık için gerekli olduğu bilgisi, hobilerin önemi vs hayat tecrübesi fazla olan bizlere özgü. Çocuklar daha anlık zevkler peşinde. O gün canı top oynamak istemiyorsa, bir türlü kendini neden zorlaması gerektiğini idrak edemiyor. Bu demek değil ki, sadece anlık zevklerini tatmin edecek şekilde davranalım. Ama en azından bunu bilirsek, o gün derse girmek istemediğinde öfkelenmemize, kırgınlık hissetmemize engel olabilir, destek verici bir ebeveynlik sergileyebiliriz.

    Destek verici ebeveynlik, o an için illa ki onu derse sokmak olmayabilir. Bu noktada çocuklarımızı iyi tanımamız önemli. Örneğin benim oğlan bu döneminde utanç duygusuyla başetmeyi öğrenmekle meşgul. Yeni ortamlara girmek, tanımadığı insanlarla konuşmak, herkesin ona bakması, hatta bazen yaptıkları hoşumuza gittiğinde gülmemiz bile utanmasına yol açabiliyor. Bu yüzden bugün giderken derse katılmak istememe ihtimali aklımdaydı. Ve eğer öyle olsaydı, yanımda oturmasına izin verip, duygularını ona yansıtarak onaylayıp, kendini hazır hissedeceği anı onunla birlikte beklemeye hazırdım. Evet, sabah evden çıkarken amacım spor yapmasıydı. Ama anne baba olarak kendi hedeflerimizi bir kenara bırakıp, çocuklarımızın o anda neler hissettiğine ve neye ihtiyaç duyduklarına odaklanmak gelişim için desteğin en güzeli. Böyle bir durumda belki o günkü dersi kaçırabilir, ama duygularını düzenleyebilmekle ilgili daha önemli bir dersle ordan çıkardı. Anne babasının onu yargılamadığının, her koşulda sevip kabul ettiğinin güvenini duyması da cabası. Buna spordan daha fazla ihtiyaçları var.

    Çocukların zihinsel süreçleri bizim gibi çalışmaz konusuna devam. Duygu düzenleme neredeyse yetişkinliğe kadar tam edinilmiş bir beceri değil. Duygu düzenleme derken, hayalkırıklığıyla, utançla, kaygıyla başetme, öfkeyi kontrol edebilme gibi becerileri kastediyorum. Bu bazen yetişkinler için bile zor iken, minnak yavrulardan bu konuda bir olgunluk beklemek biraz yüksek bir hedef. Yine örnek veriyorum, bugün derste Ali bir an korktu ve yanımıza geldi. Tekrar derse girebilecek kadar kendini güvende hissetmesi 10 dakikayı buldu, o sırada biraz ağladı, sarıldık, rahatladı falan… Bizler korktuğumuzda, utandığımızda bununla nasıl baş edeceğimiz konusunda binlerce deneyime sahibiz. Bilişsel becerilerimiz bu tür durumlarda bize pek çok farklı çözüm getirebiliyor. Oysa onlar yolun çok başında. Genelde tek yapabildikleri ağlamak, içe kapanmak, bize sığınmak. Büyüdükçe onlar da öğrenecek ama şimdilik desteğe ihtiyaçları var. Fiziksel temas ve duygularını eleştirisiz yansıtmak en büyük destek! Ne yapabilirsiniz? Çocuklarınızın duygu ve davranışlarını dedektif gibi gözlemleyin, çünkü çoğu zaman size kelimelerle anlatacak kadar konuya hakim değiller. Bir şeyler hissediyorlar ama bunu anlatmayı da, başa çıkmayı da beceremiyorlar.

    Arkanıza saklanıyorsa, hadi ama çık ordan demek yerine, sen biraz utandın diyebilirsiniz. Böylece yaşadığı duygunun tanımını yapmayı öğrenecek, bunu deneyimlediği için anne babasının onu yargılamadığını anlayacak ve kendini daha güvende hissedecek. Size sarılmaya çalışıyorsa, onu derse sokmaya çalışmak amacınızı bir kenara bırakıp ona sarılabilirsiniz. Belki bu sadece 5 dakikalık bir güven ihtiyacıdır. Size anlamsız gelse de, yeni bir ortama girmek, başarısız olma ihtimali veya herkesin ona bakıyor olması onun için zor olabilir. Ancak kendini güvende hissettiğinde oraya gidebilecek ve ona güven verebilecek tek kişi, kendi öğrenene kadar sizsiniz. Onu gözlemleyin ve her ne duygu yaşıyorsa ona eşlik edin, acele ettirmeyin, onun hızına saygı duyun. Spor bir yere kaçmıyor, haftaya tekrar denersiniz. Ancak çocuğunuz onu yargıladığınızı ve güvende olmadığını hissederse spor yapmamaktan daha önemli sıkıntıları olabilir. Hepimiz çocuklarımızı çok seviyoruz ve sıkça bunu söylüyoruz. Ancak çocuklar asıl bu ufak detaylar aracılığıyla sevilip sevilmediklerini anlıyorlar; dedim ya düşünme şekilleri de henüz minnak. Seni çok seviyorum diyorsunuz, ama o gün top oynamadığı için ona kızıyorsanız, senin için geldik neden oynamıyorsun, beni çok üzdün, bak herkes oynuyor sen neden oturuyorsun diyorsanız, o minnak kafalar top oynamazsa onu sevmeyeceğiniz sonucunu çıkarabiliyor maalesef. İşte bu da ebeveynliğin çetrefilli tarafı. Bazen çocuklarımız için iyi olacağını düşündüğümüz aktiviteleri ikinci plana atıp, onların hislerine eşlik etmeniz gerekiyor.

    Sonuç olarak, hepimiz çocuk büyütürken bazen zorlanıyoruz, ne yapacağımızı bilemiyoruz, bazı durumlarda hayaller gerçeklere uymayabiliyor. İşte o zamanlarda çocuğunuzun ÖNCELİKLİ ihtiyacını anlamaya çalışın. Unutmayın, duygusal ihtiyaçlar sağlıklı gelişim için spordan, müzikten, hobilerden daha önemli.

    Hadi kalın sağlıcakla…

    Leave a reply →
API –>